Birçok hastalığa ve ruhsal problemlere iyi geldiğine inanılan kaplıca sularının insanlar tarafından ilk keşfedilişi oldukça eski bir tarihe dayanıyor. Antik Yunan Döneminde kaplıca sularının insanlar üzerinde iyileştirici bir etkisi olduğu anlaşıldıktan sonra, bu bölgelerin sosyo-kültürel anlamda daha değerli hale geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
İlk olarak bu suların çıktığı bölgelere yapılan havuz ve hamamlarla kullanılmaya başlanan kaplıcalar, günümüzde oldukça geniş ve farklı konseptte otel seçenekleriyle karşımıza çıkıyor. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu birçok ülkede görülen bu yer altı kaynakları, her yıl binlerce insana şifalı bir tatil yapma şansı sunuyor.
Tarihin eski zamanlarından bugüne kadar geçen sürede değeri giderek artan ve sağlık turizminin bir parçası haline gelmeyi başaran kaplıcalar nedir ve neden tercih edilir, gelin birlikte keşfedelim.
Ruhsal ve Fiziksel Şifa Aracı: Kaplıcalar
Hem bedeninizi dinlendirecek hem de ruhunuzu sakinleştirecek bir tatil deneyimi yaşamayı hayal ediyorsanız kaplıcaya sahip olan bölgeler sizin için doğru bir rota olabilir. Özellike kronik kalp damar hastalığına veya ruhsal problemlere sahipseniz size iyi gelecek bir alternatif tedavi yöntemi olarak kaplıcaları tercih edebilirsiniz. Yer altından çıkan kaynakların etrafına kurulan hamam ve havuz gibi tesislerin toplamına verilen bir isim olan kaplıcalar, Türkiye’nin birçok bölgesinde bulunuyor. Geçmişten bugüne artan tesis ve otellerle sağlık turizminin önemli bir parçası haline gelen kaplıca bölgeleri her mevsim tercih edebileceğiniz farklı bir konseptle hizmet veriyor.
Kükürt, tuz, sodyum, magnezyum, nitrat ve florür gibi farklı kimyasal bileşenleri içinde barındıran kaplıca sularının ph değeri de normal su kaynaklarına göre farklılık göstermektedir. Sahip olduğu ısı derecesiyle bedeninizde rahatlatıcı ve yenileyici bir etki bırakan termal sular temelde toprak ve bölgede bulunan kayalıklardan aldıkları minerallerle gün yüzüne çıkmaktadır. Toprağın içerisinde bulunan birçok kimyasal maddeyi ve minerali su halinde dışarı aktaran kaplıcaların fiziksel ve ruhsal birçok rahatsızlığa olumlu yönde etki yarattığına dair birçok bilimsel açıklama bulunuyor.
Deri hastalıklarının tedavisinde, boyun ve bel fıtığı gibi hastalıkların şiddetini azaltmada ve kronik rahatsızlıkların belirtilerini düşürmede önemli rol oynayan kaplıca suları bronşit ve üst solunum yolu enfeksiyonlarına da iyi geldiği bilinmektedir. Bir rahatsızlığınız olmasa bile hem cildinize hem de vücut direncine iyi gelecek bir su kaynağı olan kaplıcaların gençleştirici ve yenileyici bir etkiye sahip olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz.
Türkiye’nin Kaplıca Bölgeleri
Dünya’da gelişmekte olan bir turizm kolu olarak nitelendirebileceğimiz sağlık turizminde Türkiye’nin oldukça önemli bir yeri var. Hem yer altı hem de yerüstü kaynaklarıyla oldukça zengin bir ülke olarak dikkat çeken Türkiye’de kaplıca bulabileceğiniz birçok bölge bulunuyor. Türkiye’de sağlık turizminin önemli temsilcilerinden biri olan Afyonkarahisar sahip olduğu kaynaklar ve tesislerle her sene binlerce turiste ev sahipliği yapıyor. Şifalı su kaynaklarıyla iyileştirici bir tatil imkanı sunan Afyon otellerinde hamam, sauna ve masaj gibi ayrıcalıklı hizmetlerden de faydalanabilirsiniz.
Bir diğer kaplıca bölgesi olan Ankara’nın Kızılcahamam ilçesi de kaplıca tatili için tercih edebileceğiniz rotalar arasında. Kuzey Anadolu Fay Hattının yakınlarında konumlanan bu ilçenin geçmiş zamanlarda sahip olduğu aktif volkanlar bu bölgenin yer altı zenginlikleri açısından bereketli topraklar haline gelmesine neden olmuştur.
Bir diğer kaplıca bölgesi olan Yalova da termal sulardan faydalanmak isteyenlerin buluşma noktası olarak biliniyor. Farklı otel ve konaklama seçeneklerine sahip olan Yalova kaplıcalarının Roma Döneminden beri kullanıldığına dair birçok ipucu bulunuyor.
Holimax’le hem bedensel hem de fiziksel anlamda size iyi gelecek bir kaplıca tatili planlayabilir ve şifalı suların tadını ailenizle birlikte doyasıya çıkarabilirsiniz.