Rüzgâr nereye eserse ben oraya giderim diyenlerin sonunda geleceği yer Göcek! Masmavi suları ve yemyeşil çam ağaçlarının içinde huzur ve sakinlik eşliğinde ister tekne turlarıyla ister tarihi gezileriniz ile taçlandıracağınız tatiliniz Göcek’te ayrı bir güzel. Diyelim ki kafanıza esti ve Göcek’e gelmeye karar verdiniz. Fakat fazla alternatif sunduğundan ne yapacağına karar veremediniz. İşte biz sizin bu kafa karışıklığını gidermek ve içinizi rahatlatmak için Göcek’in olmazsa olmazları ve görmeniz gereken temel şeylerden bahsedeceğiz.
Göcek Muğla iline bağlı şirin bir köydür. 40 yıl öncesine kadar Göcek, turistlerin keşfetmediği sessiz ve küçük bir bölgeydi. Ancak son zamanlarda Göcek mavi yolculukları ile beraber popülerliği hızla gelişmiş ve en çok bilinen yerlerden biri olmuştur. Fethiye Körfezi’nde yer alan Göcek koyları, birbirinden farklı güzelliğe sahip ve doğayla uyumlu muhteşem bir altın oran oluşturuyor.
Göcek’te Mutlaka Görülmesi gereken yerler
Mavi yolculukta her bir noktasında durulan yer olan Göcek’in ok sayıda koy ve plajları vardır. İnci değerinde olan bilgilerimiz ile söylemek gerekirse, bunlardan en çok beğendiklerimiz Göbün koyudur. Bu koy uzaktan bakıldığında tropik bir ada gibi görünür ve turkuazla yeşilin iç içe geçtiği bir cennettir. Özel mülk olarak bilinen tek ada olan Zeytinli Ada, adından da anlaşıldığı gibi zeytin ağaçlarıyla kaplıdır ve adada Osmanlı dönemine ait bir zeytin sıkma atölyesi bile vardır. Körfezdeki adaların en büyüğü olan Tersane adası ise eski Rum yerleşiminin kalıntılarını hala üzerinde taşımaktadır. Tersane Adası’nda Kleopatra Hamamı ve iskelenin hemen yanında ise bir bölümü sular altında kalmış bir Bizans manastırında kalıntılarını görebilirsiniz.
Göcek kıymetli geçmişi ve eşsiz güzelliğiyle her yaz giden insanları büyüleyip ve kendine bağlamaya devam ediyor. Göcek’te eşsiz koyların ve adaların yanı sıra önemli geçmişinden dolayı pek çok tarihi kalıntıyı üzerinde barındırıyor. Göcek’te görülmesi gereken tarihi yerler;
Tlos: Likya Uygarlığının 6 büyük kentinden biri olan Tlos kenti, aynı zamanda bu uygarlığın spor merkezi olarak bilinirmiş. Mitolojinin en efsanevi figürlerinden biri olan uçan kanatlı Pegasus’un sahibi Bellforonte’nin yaşadığı yer olarak bilinir. Ayrıca bu yer Likyalılara özel ev tipi mezarları ile de ilgi çeker.
Kayaköy: bu köy aslında bizim öğrenmemiz gereken olayları içerisinde barındırıyor. Kayaköy’ün geçmişi 14. Yüzyıla dek uzanmaktadır. Eski Rum yerleşim yeri olan ve o zaman Levissi diye bilinen bu köy, Türkiye’nin yakın tarihinde de büyük önem taşımaktadır. Çünkü 1922 yılında Türk ve Yunan devletleri arasında imzalanan nüfus değişimi anlaşması gereği Kayaköy ’ün Rum halkı ile Batı Trakya’da yaşayan Türk halkı yer değiştirmiştir. Bu nedenle de köyün içerisinde Rumların yaşantısına dair bıraktığı izleri ve kültürlerinin etkisini kalan evlerin duvarlarında görüp, hissedebiliyorsunuz.
Gemiler Adası: Bizans Dönemine ait şapel ve kilise kalıntılarını barındıran sadece doğal güzellikleri ile değil tarihi ile de dikkat çekmektedir. Gemiler adası, bir diğer adıyla St. Nicholas Hristiyanlığın ilk yayıldığı merkezlerden olarak bilinir ve bundan dolayı da tarihte dini bir öneme sahiptir.
Cadianda Antik Kenti: Likya uygarlığından kalma bu bölgenin oldukça ilginç bir fiziki yapısı bulunur. Burada özellikle son zamanlarda yapılan kazılarla elde edilen keşiflerle ortaya çıkan çeşitli yapılar dikkat çekmiştir. Bölgede tiyatrosu, stadyumu, hamamı, agorası ve anıt mezarları çıkması ile son dönemlerde bu bölgenin ilgi odağı olmuştur.
Söylemezsem olmaz notum: Eski adı Taşyaka olan bu koy, 1974’te ünlü ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun koyu ziyaret etmesi ve buradaki kaya parçası üzerine, balık şeklinde eserini işlemiş ve aslında bu balık resminin içerisinde 6 tane hayvanı gizleyecek şekilde yapmış ve Göcek’e eşsiz bir sanat eseri bırakmıştır. Böylelikle de buranın adı Bedri Rahmi Koyu ismini almıştır. Günlük tekne turlarıyla kolaylıkla gidebileceğiniz bu koyu görmenizi şiddetle tavsiye ederim.